2022-2023 9.Sınıf Biyoloji 2.Dönem 1.Yazılı(TEST)

Cevap anahtarı: D) Protein. Hücre zarı, seçici geçirgen bir zar olduğundan belirli moleküllerin geçişine izin verirken diğerlerinin geçişine izin vermez. Hücre zarının geçirgenliği, hücre zarının yapısına ve bileşenlerine bağlıdır. 2. Oksijen, su, glukoz ve karbondioksit gibi küçük moleküller hücre zarından serbestçe geçebilir. Bu moleküller, hücre zarının lipid tabakaları arasındaki boşluklardan veya protein kanallarından geçerek hücre içine veya dışına hareket eder. 3. Ancak proteinler, büyük molekül boyutlarına sahip olup hücre zarından serbestçe geçemezler. Proteinler, genellikle özel taşıma mekanizmaları veya protein kanalları aracılığıyla hücre zarından geçerler.

Cevap anahtarı: C) H2O. Fotosentez sürecinde bitkiler, güneş enerjisiyle karbondioksiti ve suyu kullanarak organik bileşikler üretirler. Karbondioksit gazı atmosferden alınırken, su bitkilerin kökleri aracılığıyla alınır. 2. Bitkiler, fotosentez sırasında suyu parçalayarak hidrojen ve oksijen üretirler. Oksijen atmosfere salınırken, hidrojenin bir kısmı karbondioksit ile birleşerek organik moleküllerin sentezinde kullanılır. 3. Bu nedenle, fotosentez sırasında bitkilerin karbondioksit üretimi için suyu kullanırken, oksijeni serbest bırakır.

Cevap anahtarı: D) Ribozomları yoktur. Ökaryotik hücreler, karmaşık yapıda olan hücrelerdir ve birçok özelliği içerir. 2. Ökaryotik hücrelerde, hücre zarı, sitoplazma ve çekirdek gibi temel yapılar bulunur. 3. Ökaryotik hücrelerde, organeller de bulunur ve bu organeller çeşitli işlevlere sahiptir. Bunlar arasında mitokondriler, endoplazmik retikulum, golgi aygıtı ve ribozomlar yer alır.

Cevap anahtarı: D) Epitel hücre - Sinir iletimi. Epitel hücreler, vücudun iç ve dış yüzeylerini kaplayan hücrelerdir. Bu hücreler genellikle koruyucu bir işlev görür ve yüzeylerin geçirgenliğini düzenler. 2. Sinir iletimi ise sinir hücreleri (nöronlar) aracılığıyla gerçekleşen bir süreçtir. Sinir hücreleri, sinir impulslarını ileterek iletişim sisteminin işleyişini sağlar. 3. Bu nedenle, epitel hücrelerin sinir iletimiyle doğrudan bir ilişkisi yoktur. Epitel hücreler, örneğin cildin dış tabakasını oluştururken sinir hücreleri, sinir sistemi üzerindeki iletim görevini üstlenir.

Cevap: C) Kan dolaşım sistemi. Omurgalılar, iskelet sistemi, merkezi sinir sistemi, boşaltım sistemi ve solunum sistemi gibi ortak özelliklere sahip canlılardır. Bu özellikler, omurgalıların karmaşık organizmalar olmalarını ve çevreleriyle etkileşimde bulunmalarını sağlar. Ancak, kan dolaşım sistemi, omurgalılarla sınırlı değildir. Omurgasız organizmalar da kan veya benzeri sıvılar aracılığıyla besinleri ve oksijeni taşıyabilirler. Dolayısıyla, kan dolaşım sistemi, omurgalılara özgü bir özellik değildir.

Sindirim sırasında, asidik bir sıvı salgılayarak besinleri parçalayan organ A) Mide'dir. Mide, sindirim sürecinde önemli bir rol oynar ve mide bezleri tarafından üretilen hidroklorik asit içeren mide suyuyla besinleri sindirir. Bu asidik ortamda, besinlerin parçalanması ve sindirim enzimlerinin etkin hale gelmesi sağlanır. Mide asidi, proteinlerin yapısını bozarak onları daha küçük parçalara ayırır ve sindirim sürecine yardımcı olur.

Cevap: B) Böbrek üstü bezi - Cinsiyet hormonları salgılar. Diğer seçeneklerdeki eşleştirmeler doğrudur: - Adrenal bez, stres hormonları olan kortizol ve adrenalin gibi hormonları salgılar. - Hipofiz bezi, büyüme hormonu olan somatotropin gibi hormonları salgılar. - Pankreas, kan şekerini düzenlemek için insülin ve glukagon gibi hormonlar salgılar. - Tiroid bez, tiroksin gibi tiroid hormonlarını salgılar.

Bir organizmanın kalıtsal özellikleri C) Genetik materyal sonucu belirlenir. Genetik materyal, organizmanın DNA'sında bulunan genlerden oluşur. Genler, kalıtım yoluyla nesilden nesile aktarılan bilgileri içerir ve organizmanın fiziksel özelliklerini, davranışlarını ve diğer karakteristiklerini belirler. Beslenme şekli, çevresel faktörler, yaşanılan bölge veya cinsiyet gibi diğer faktörler de organizmanın gelişimini etkileyebilir, ancak kalıtsal özellikler genetik materyal tarafından kodlanır.

Cevap: C) Kalp atışlarının düzenlenmesi. Su, vücutta birçok önemli işlevi yerine getirir. Bunlar arasında vücut ısısının düzenlenmesi, besinlerin sindirilmesi, hücrelerin yapı taşı olarak kullanılması ve vücuttaki toksinlerin atılması bulunur. Su, terleme yoluyla vücut ısısının dengelemesine yardımcı olur, sindirim sürecinde enzimlerin etkinliğini artırır, hücrelerin yapısal bütünlüğünü korur ve metabolik atıkların böbrekler ve idrar yoluyla atılmasını sağlar. Ancak, kalp atışlarının düzenlenmesi suyun doğrudan işlevlerinden biri değildir. Kalp atışları, sinir sistemine ve hormonlara bağlı olarak kontrol edilir.

Cevap anahtarı: A) Bakteriler. 1. Organizmalar, yapı ve işlevsel karmaşıklık açısından farklılık gösterir. En basit yapıya sahip olanlar, genellikle tek hücreli ve basit organizmalardır. 2. Bakteriler, tek hücreli organizmalar olarak algılanır ve genellikle en basit yapıya sahip canlılar olarak kabul edilirler. Onlar, hücre zarından oluşan basit bir yapıya sahipken, diğer organizmalarda daha karmaşık hücre tipleri ve dokular bulunur. 3. Algler, mantarlar, bitkiler ve hayvanlar ise çok hücreli organizmalardır ve daha karmaşık yapıları vardır. Bu organizmalar, özelleşmiş hücre tiplerine, dokulara ve organlara sahiptirler.

Cevap anahtarı: C) Kloroplast. 1. Fotosentez, bitkilerde ve bazı protistlerde gerçekleşen bir süreçtir. Bu süreç, güneş enerjisini kullanarak karbondioksiti ve suyu kloroplast adı verilen bir organelde kullanır ve glikoz ve oksijen üretir. 2. Kloroplastlar, bitki hücrelerinde bulunan yeşil renkli organelledir. İçerisinde klorofil pigmentleri bulunur ve fotosentez reaksiyonlarının gerçekleştiği yerdir. 3. Diğer seçenekler olan ribozom, lizozom, mitokondri ve Golgi aygıtı, farklı hücresel işlevlere sahip organelledir ve fotosentez sürecinde doğrudan rol almazlar.

Cevap anahtarı: B) Mutasyon. Bir organizmanın, türünün diğer üyelerine oranla farklı bir gen dizilimine sahip olması, mutasyon adı verilen genetik değişimler sonucunda ortaya çıkabilir. Mutasyonlar, DNA molekülündeki değişiklikler veya hatalar nedeniyle oluşan genetik varyasyonlardır. 2. Mutasyonlar, organizmanın genetik materyalinde meydana gelen değişikliklerdir ve yeni genetik özelliklerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu genetik değişiklikler, sonraki nesillere aktarılabilir ve türün evrimsel sürecinde önemli bir rol oynar. 3. Diğer seçenekler olan çevresel adaptasyon, evrim, kalıtım ve seçilim de önemli kavramlardır, ancak farklı gen dizilimine sahip olma durumu direkt olarak mutasyonlarla ilişkilidir.

Cevap: A) Grip. Grip, virüslerin neden olduğu bir hastalıktır. Grip virüsleri, solunum yoluyla bulaşır ve burun, boğaz ve akciğerleri etkiler. Grip virüsü, insanları hasta eden ve grip semptomlarına yol açan birçok farklı virüs türü içerir. Grip, mevsimsel olarak ortaya çıkan bir hastalıktır ve yaygın olarak solunum damlacıklarıyla bulaşır.

Cevap anahtarı: B) Metafaz. 1. Mitoz bölünme, hücre bölünmesinin bir türüdür ve hücrenin çekirdeğinin bölünerek iki yeni hücre oluşturmasını sağlar. Mitoz bölünmenin evreleri arasında metafaz, kromozomların hizalandığı aşamadır. 2. Metafaz evresinde, hücrenin çekirdeği çift kromozomlar halinde ve yoğunlaşmış bir şekilde bulunur. Bu kromozomlar, hücrenin ortasında hizalanır ve mitotik iplikler tarafından tutulurlar. 3. Hücrenin çekirdeğindeki kromozomların metafaz evresinde hizalanması, doğru kromozom bölünmesinin gerçekleşmesi için önemlidir. Bu evre, hücrenin dengeli bölünmesini sağlayarak her yeni hücreye aynı genetik bilginin aktarılmasını sağlar.

Cevap: D) Bakteriler. Anaerobik solunum, oksijen olmadan gerçekleşen bir solunum sürecidir. Omurgalı hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve algler genellikle aerobik solunum yaparlar, yani oksijeni kullanarak enerji üretirler. Ancak, bazı bakteri türleri anaerobik solunum yapabilirler. Anaerobik solunum, oksijenin bulunmadığı veya sınırlı olduğu ortamlarda gerçekleşir ve bakteriler için bir enerji kaynağı sağlar.

Cevap anahtarı: A) Döllenme. Yeni bir canlı bireyinin oluşumu, döllenme adı verilen bir süreçle gerçekleşir. Döllenme, dişi üreme hücresi olan yumurtanın erkek üreme hücresi olan sperm tarafından birleşmesini ifade eder. 2. Döllenme, sperm hücresinin yumurtanın zarını geçerek içine girmesiyle gerçekleşir. Sperm hücresinin çekirdeği ile yumurta hücresinin çekirdeği birleşir ve döllenme sonucunda zigot adı verilen döllenmiş yumurta oluşur. 3. Zigot, döllenmeden sonra hızla bölünerek embriyo adını alır ve embriyonik gelişme süreci başlar. Bu süreçte, hücreler çoğalarak ve farklılaşarak yeni bir canlının oluşumunu sağlar.

Fotosentez sırasında, bitkiler atmosferden D) Karbon dioksit gazını alırlar. Fotosentez, bitkilerin enerji üretmek ve besin sentezlemek için güneş enerjisini kullandıkları bir süreçtir. Bitkiler, fotosentez sırasında atmosferden karbon dioksit (CO2) gazını alır. Karbon dioksit, bitkilerin yapraklarında yer alan kloroplastlarda gerçekleşen fotosentez reaksiyonlarında kullanılır. Güneş enerjisi, karbondioksit ve su moleküllerinin birleşerek organik bileşiklerin sentezlenmesini sağlar ve oksijen gazı da bir yan ürün olarak açığa çıkar.

Cevap anahtarı: B) Protein sentezlemek. nzimler, biyokimyasal reaksiyonlarda katalizör olarak görev yaparlar ve reaksiyon hızını artırırlar. Enzimler, substrat moleküllerine bağlanarak reaksiyon hızını artıran uygun ortamı oluştururlar. 2. Enzimler, kimyasal bağları parçalama ve oluşturma yetenekleri sayesinde metabolik süreçlerde önemli rol oynarlar. Kimyasal bağları parçalayarak moleküllerin sindirimi, enerji üretimi ve hücre yapılarının oluşturulması gibi işlevleri yerine getirirler. 3. Enzimlerin görevlerinden biri, sindirim sürecinde sindirim enzimleri aracılığıyla besin moleküllerinin parçalanmasını sağlamaktır. Bu sayede sindirim sistemi, besinlerin emilimini ve kullanılabilir hale getirilmesini gerçekleştirir.

Cevap: A) Bakteri. Bakteriler, prokaryotik organizmalar olarak bilinirler ve çekirdekleri yoktur. Bakteri hücreleri, çekirdek zarıyla çevrili bir çekirdekleri olmadan tek bir hücre zarıyla çevrilidir. Bu nedenle, bakteri hücreleri çekirdek içermezken, bitki hücreleri, hayvan hücreleri ve mantar hücreleri gibi diğer hücre tiplerinde çekirdek bulunur. Çekirdek, genetik materyalin (DNA) depolandığı ve hücresel işlevlerin kontrol edildiği bir yapıdır.

Cevap anahtarı: A) Adenin-Timin. DNA molekülü, adenin (A), timin (T), guanin (G) ve sitozin (C) olmak üzere dört farklı baz içerir. Adenin bazı, timin bazıyla eşleşir ve bu baz eşleşmesi, DNA molekülündeki çift sarmal yapının bir parçasını oluşturur. Guanin bazı, sitozin bazıyla eşleşir ve bu baz eşleşmesi de DNA molekülündeki diğer çift sarmal yapının bir parçasını oluşturur.

Cevap: B) Karbonhidratlar. Karbonhidratlar, canlı organizmalar için doğrudan enerji kaynağıdır. Karbonhidratlar, sindirim süreciyle parçalanarak glukoz gibi basit şekerlere dönüştürülür. Glukoz, hücrelerin enerji üretmek için kullanabileceği bir yakıttır. Hücreler, glukozu glikoliz ve solunum gibi metabolik yollarla parçalayarak ATP (adenozin trifosfat) adı verilen enerji birimlerini üretirler.

Cevap: A) Kloroplastlar. Fotosentez, bitkilerde ve bazı alglerde gerçekleşen bir süreçtir ve bu süreçte güneş enerjisi kullanılarak organik bileşiklerin sentezlenmesi sağlanır. Fotosentez, kloroplast adı verilen organellerde gerçekleşir. Kloroplastlar, bitki hücrelerinde bulunan yeşil renkli yapılar olup, içlerinde klorofil pigmentleri bulunur. Kloroplastlar, güneş ışığını yakalayarak, karbondioksit ve suyu kullanarak organik bileşiklerin (örneğin glukoz) sentezini gerçekleştirirler.

Cevap: D) Çekirdek. Hücre bölünmesi, yeni hücrelerin oluşması için gerçekleşen bir süreçtir. Bu süreçte DNA'nın doğru şekilde kopyalanması ve hücrenin bölünmesi önemlidir. Hücre bölünmesi iki aşamadan oluşur: interfaz ve mitoz. Çekirdek, bu süreçlerin kontrol merkezidir. Çekirdek, DNA'yı içeren ve hücrenin genetik bilgisini taşıyan bir yapıdır. Mitoz bölünme sırasında çekirdek, kromozomların düzenli şekilde ayrılmasını sağlar ve yeni hücrelerin oluşmasında önemli bir rol oynar.

Cevap anahtarı: A) Tüm canlılar mitoz bölünme ile çoğalabilir. 1. Mitoz bölünme, hücrelerin çoğalması ve büyümesi için kullanılan bir hücre bölünme yöntemidir. 2. Mitoz bölünme, tüm ökaryotik organizmaların (bitkiler, mantarlar, hayvanlar) hücre çoğalmasında kullanılan bir süreçtir. 3. Bakteriler ise prokaryotik organizmalar olduğu için mitoz bölünme yerine, çoğunlukla bölünme adı verilen bir çoğalma yöntemini kullanırlar.