Lise 11.Sınıf Biyoloji 2.Dönem 1.Test

Cevap anahtarı: C) DNA'ları halka şeklindedir. Prokaryotik hücreler, basit yapıya sahip tek hücreli organizmalardır. Özellikleri arasında çekirdek eksikliği bulunur. Bunun yerine, hücre içerisinde serbestçe yer alan halka şeklinde DNA molekülü bulunur. Bu DNA, hücrenin genetik bilgisini taşır ve kontrolünü sağlar. Prokaryotik hücrelerde özelleşmiş organelleler bulunmaz ve hücre duvarları genellikle vardır.

Cevap anahtarı: A) CO2 + H2O + Güneş Işığı → C6H12O6 + O2 Fotosentez süreci, bitkilerin güneş enerjisini kullanarak karbondioksit (CO2) ve su (H2O) moleküllerini kullanarak organik bileşikler olan glikoz (C6H12O6) ve oksijen (O2) ürettiği bir süreçtir. Doğru fotosentez denklemi CO2 + H2O + Güneş Işığı → C6H12O6 + O2 şeklindedir.

Cevap anahtarı: B) Çift sarmal. DNA molekülü, pyrimidin ve purin bazları arasındaki eşleşmelerle oluşan çift sarmal yapıya sahiptir. Pyrimidin bazları (timin ve sitozin) ile purin bazları (adenin ve guanin) birbirine hidrojen bağlarıyla eşleşir. Bu eşleşme, DNA'nın iki ipliğini bir arada tutarak çift sarmal yapının oluşmasını sağlar.

Cevap anahtarı: D) Kromozomlar. Çekirdek zarı, hücrenin çekirdeğini çevreleyen çift tabakalı bir zar yapısıdır. Çekirdek zarı, hücrenin içine ve dışına geçişleri düzenler. Proteinler, lipitler, karbonhidratlar ve su molekülleri gibi küçük moleküller çekirdek zarından geçebilir. Ancak, kromozomlar, hücrenin genetik materyalini taşıyan büyük ve karmaşık moleküllerdir ve çekirdek zarından doğrudan geçemezler.

Cevap anahtarı: A) Kalsiyum. Sağlıklı kemik oluşumu için kalsiyum önemlidir. Kalsiyum, kemiklerin yapı taşı olan hidroksiapatit adı verilen mineralin bir bileşenidir. Vücut, kemiklerin güçlü ve sağlıklı olması için yeterli kalsiyum alımını gerektirir. Kalsiyum ayrıca kas fonksiyonları, sinir iletimi ve diğer önemli metabolik süreçler için de gereklidir.

Cevap anahtarı: A) Adaptasyon. Doğal seçilim, bir populasyon içinde bireyler arasındaki genetik varyasyonların çevresel faktörlere bağlı olarak belirli bir yönde seçilmesi sürecidir. Bu süreç sonucunda, uygun çevresel koşullara daha iyi uyum sağlayabilen bireyler avantajlı hale gelir ve daha fazla üreme başarısı elde eder. Adaptasyon ise bu sürecin sonucunda ortaya çıkar. Adaptasyonlar, organizmanın çevresine uyum sağlamasını ve hayatta kalma avantajı elde etmesini sağlayan özelliklerdir. Bu özellikler, doğal seçilim sonucunda bir populasyon içinde yaygınlaşır.

Bu sorunun cevap anahtarı "D) Işık reaksiyonu" olarak verilmiştir. Fotosentez, ışık reaksiyonu adı verilen bir dizi kimyasal reaksiyon sonucunda gerçekleşir. Aşağıdaki açıklama ve örnek cümlelerle birlikte çözümü daha iyi anlayabilirsiniz: Verilen soruda, fotosentezin gerçekleştiği reaksiyonun hangisi olduğu sorulmaktadır. Doğru cevap, fotosentezin ilk aşaması olan ve ışığın enerjisini kullanarak suyun parçalanması ve oksijenin açığa çıkmasıyla gerçekleşen reaksiyonu ifade etmelidir. Fotosentez süreci, ışık reaksiyonu ve karanlık reaksiyon olmak üzere iki aşamadan oluşur. Fotosentezde, ışık reaksiyonu kloroplastlarda gerçekleşir ve güneş enerjisini kimyasal enerjiye dönüştürür. Işık reaksiyonu sırasında, klorofil molekülleri ışığı absorbe eder ve bu enerji, suyun parçalanması ve ATP ile NADPH üretimi için kullanılır.

Sorunun cevap anahtarı "B) Doğal yaşam alanlarının yok edilmesi"dir. Bir türün neslinin tükenmemesi için yapılması gerekenler arasında doğal yaşam alanlarının korunması ve yok edilmemesi önemlidir. Bu seçenekte yer alan "Doğal yaşam alanlarının yok edilmesi" ise türün neslinin korunması için yapılan önlemler arasında yer almaz. Verilen seçenekler arasında, bir türün neslinin tükenmemesi için yapılması gerekenlerin yer aldığı maddeler bulunmaktadır. Koruma altına alınması, yasa ve yönetmeliklerin belirlenmesi, üreme ve beslenme koşullarının sağlanması, ve populasyonun sınırlandırılması gibi faktörler türlerin korunmasına yönelik önlemlerdir. Ancak doğal yaşam alanlarının yok edilmesi, türlerin neslinin tükenmesine neden olan bir etkendir ve koruma önlemi olarak kabul edilemez.

Sorunun cevap anahtarı "A) Mutasyon ve melezleme."dır. Kalıtsal çeşitlilik, mutasyon ve melezleme gibi süreçler sonucunda ortaya çıkar. Kalıtsal çeşitlilik, genetik materyaldeki değişiklikler ve genlerin farklı organizmalar arasında karışmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Mutasyonlar, genetik materyaldeki değişikliklerdir ve yeni genetik varyasyonların oluşmasını sağlar. Melezleme ise farklı bireyler arasında genetik materyal alışverişi yapılması sonucu yeni kombinasyonların oluşmasını sağlar.

Hücre döngüsü, hücre bölünmesi sürecini içeren bir dizi evreden oluşur. DNA replikasyonu, DNA'nın kopyalanması anlamına gelir. Bu süreç, S evresi olarak adlandırılan sentez evresinde gerçekleşir. S evresi, DNA replikasyonunun gerçekleştiği ve DNA miktarının iki katına çıktığı evredir.

Cevap anahtarı: A) 23 Spermatozoit ve ovum hücreleri, insan vücudunda üreme hücreleri olarak bilinir ve her biri yalnızca yarım kromozom setine sahiptir. İnsanlarda normal olarak 46 kromozom bulunur, ancak üreme hücrelerinde bu sayı yarı yarıya azalır. Dolayısıyla, spermatozoit ve ovum hücreleri 23 kromozom içerir.

Cevap anahtarı: C) Hepatit B Verilen seçenekler arasında hastalıklar bulunmaktadır ve virüsler nedeniyle ortaya çıkan hastalıklar arasından "Hepatit B" virüslerle bulaşan bir hastalıktır. Diğer seçenekler bakteriyel veya diğer etkenlere bağlı hastalıklardır.

Sinir impulsu iletimi sinir hücreleri arasında gerçekleşir ve bu iletişim kimyasal sinyallerle nörotransmitterlar aracılığıyla sağlanır. Sinir hücreleri, elektriksel uyarıları kimyasal sinyallere dönüştürür ve bunları nörotransmitter adı verilen kimyasal maddelerle diğer sinir hücrelerine ileterek iletişim sağlar.

Cevap anahtarı: C) Lipitler. Genellikle enerji depolamak için kullanılan besinler lipitlerdir. Lipitler, vücutta yüksek miktarda enerji sağlayan yağlar ve yağ benzeri maddelerdir. Bu nedenle lipitler, enerji depolama amacıyla tercih edilen bir besin kaynağıdır.

Cevap anahtarı: D) Kloroplast. Bitki hücrelerinde, fotosentez işleminin gerçekleşmesinden sorumlu olan organeller kloroplastlardır. Kloroplastlar, bitkilerin yeşil renkli yaprakları ve diğer yeşil organlarında bulunur. Fotosentez, bitkilerin güneş enerjisini kullanarak su ve karbondioksiti glikoza dönüştürdüğü bir süreçtir. Bu süreç, kloroplastlarda gerçekleşir ve klorofil pigmenti sayesinde güneş enerjisini yakalar.

Proteinlerin yapı taşlarını oluşturan aminoasitlerin 20 farklı çeşidi vardır. Her aminoasit, bir amino grubu (NH2), bir karboksil grubu (COOH), bir hidrojen atomu (H) ve değişen bir yan zincir (R grubu) içerir. Yan zincir, her bir amino aside özgüdür ve amino asitlerin farklı kimyasal özelliklere sahip olmalarını sağlar. Bu nedenle, protein sentezi sırasında 20 farklı amino asidin kombinasyonu kullanılarak çok çeşitli proteinler oluşturulabilir. Proteinlerin yapı taşları olan aminoasitler, proteinlerin yapısını ve işlevini belirleyen önemli bileşenlerdir. Aminoasitler, temel olarak amino grup, karboksil grup ve bir yan zincir içerir. Yan zincir, her bir amino aside özgüdür ve değişik kimyasal özelliklere sahiptir. Proteinlerin yapı taşlarını oluşturan aminoasitlerin sayısı ise 20'dir. Bu 20 amino asit, protein sentezinde kullanılarak çok çeşitli proteinlerin oluşmasını sağlar.

Hangi bölgede yer alan bitkilerin yaprakları kış mevsiminde dökülmez sorusunun cevap anahtarı "C) Tropikal iklim kuşağı" olarak belirlenmiştir. Tropikal iklim kuşağı, sıcak ve nemli bir iklim bölgesidir. Bu bölgede, bitkilerin yaprakları herhangi bir mevsimde dökülmez, çünkü tropikal iklimde sıcaklık ve nem koşulları yaprak dökümünü teşvik etmez. Bu bitkilerin yaprakları genellikle yeşil ve canlı kalmaya devam eder. Bitkilerin yapraklarını dökmesinin temel nedeni, soğuk iklim koşullarının bitkilerin büyüme ve hayatta kalma süreçlerini etkilemesidir. Ancak, tropikal iklim kuşağında, sıcaklık ve nem seviyeleri yıl boyunca genellikle istikrarlıdır. Bu nedenle, tropikal iklim kuşağında yer alan bitkilerin yaprakları kış mevsiminde dökülmez. Bu bitkilerin yaprakları yeşil ve canlı kalır, sürekli fotosentez yaparlar ve enerjilerini korurlar.

Sorunun cevap anahtarı: D) Metafaz. Hücre bölünmesi sırasında, kromozomlar en kolay şekilde metafaz aşamasında görülebilirler. Metafaz, mitozun veya mayozun bir aşamasıdır ve kromozomlar hücrenin merkezine hizalanır. Bu aşamada kromozomlar en yoğun ve belirgin haldedir. Hücrenin çekirdeği etrafında kromozomların düzenli bir şekilde sıralanması, onları gözlemlemeyi kolaylaştırır. Anafaz, kromozomların ayrıştığı ve kutuplara hareket ettiği aşamadır. Telofaz, hücre bölünmesinin son aşamasıdır ve yeni hücrelerin oluştuğu bir dönemdir. Profaz ise kromozomların yoğunlaşmaya başladığı ve çekirdek zarının çözündüğü bir aşamadır.

Sorunun cevap anahtarı: B) Kromozom sayısı aynı kalır, kromozomlar eşlenir. Mitoz bölünme, vücut hücrelerinin büyümesi, onarımı ve gelişimi için gerçekleşen bir hücre bölünme sürecidir. Mitoz bölünme sırasında kromozom sayısı aynı kalır ve kromozomlar eşlenir. Hücrenin önceki dönemdeki çift kromozomları, mitozun prophase aşamasında yoğunlaşır ve görünür hale gelir. Metafaz aşamasında kromozomlar hücrenin merkezine hizalanır ve aynı sayıda ve eşlenmiş halde bulunurlar. Anafaz ve telofaz aşamalarında ise kromozomlar ayrışır ve yeni hücreler oluşur.

Özür dilerim, yanlış bir bilgi verdim. Doğru cevap "C) ATP sentezi" olarak belirlenmiştir. ATP sentezi, fotosentez sırasında gerçekleşmez. Fotosentez sürecinde su moleküllerinin ayrışması, karbondioksit moleküllerinin bağlanması ve oksijen moleküllerinin açığa çıkması gerçekleşirken, ATP sentezi karanlık reaksiyonlarda (Calvin döngüsü) gerçekleşir. Bu reaksiyonlarda organik moleküllerin sentezi ve ATP'nin oluşumu sağlanır. Fotosentez sırasında gerçekleşmeyen olay "C) ATP sentezi"dir. Fotosentez sürecinde su moleküllerinin ayrışması, karbondioksit moleküllerinin bağlanması ve oksijen moleküllerinin açığa çıkması gerçekleşirken, ATP sentezi karanlık reaksiyonlarda (Calvin döngüsü) gerçekleşir. Bu reaksiyonlarda organik moleküllerin sentezi ve ATP'nin oluşumu sağlanır.

Sorunun cevap anahtarı: B) Kofaktörler. Proteinlerin düzgün şekil almasını sağlayan bir faktör kofaktörlerdir. Kofaktörler, proteinlerin yapısını stabilize ederek doğru şekil almasını ve fonksiyonunu yerine getirmesini sağlar. Kofaktörler, proteinlerle etkileşime girerek aktif bölgeye bağlanır ve proteinin yapısını stabil hale getirir. Kofaktörler, proteinlerin işlevlerini yerine getirebilmeleri için gereklidir. Örneğin, enzimlerin kofaktörleri, enzimin katalitik aktivitesini etkiler ve reaksiyon hızını artırır.

Bu sorunun cevap anahtarı "C) Mutasyon" olarak belirlenmiştir. Bir protein oluşumu sırasında gerçekleşmeyen işlem mutasyondur. Protein sentezi kompleks bir süreçtir ve çeşitli aşamaları içerir. Transkripsiyon, translasyon, aktivasyon ve represyon bu süreçlerden bazılarıdır ve protein oluşumunda önemli rolleri vardır. Ancak mutasyon, protein oluşumu sırasında gerçekleşmeyen bir olaydır. Mutasyon, DNA dizisindeki kalıcı değişikliklerdir ve proteinin yapı veya fonksiyonunu etkileyebilir.

Bu sorunun cevap anahtarı "B) Fosfolipid yapıda bozulma" olarak belirlenmiştir. Hücre zarı, hücre içi ve hücre dışı ortam arasında seçici geçirgenlik sağlayan bir yapıdır. Hücre zarının geçirgenliği, çeşitli faktörlere bağlı olarak değişebilir. Ancak, fosfolipid yapıda bozulma hücre zarının bütünlüğünü etkileyebilir ve geçirgenliğini artırmaz. Fosfolipidler hücre zarının temel bileşenleridir ve zarın yapısını oluşturan çift katmanlı bir tabaka şeklinde bulunurlar. Bu tabaka, hidrofobik kısımlarının bir araya gelerek zarın geçirgenliğini kontrol etmesini sağlar.

Sorunun cevap anahtarı: A) Karbon dioksit. Fotosentez, bitkilerin ve diğer fotosentetik organizmaların enerjiyi kullanarak karbon dioksiti ve suyu glukoz ve oksijene dönüştürdüğü bir süreçtir. Bu süreçte karbon dioksit, doğrudan fotosentez reaksiyonlarına katılarak glukoz üretimine yardımcı olur. Su da fotosentezde kullanılırken, glukoz ve oksijen üretiminde yer alır. Oksijen fotosentezin yan ürünü olarak açığa çıkar. Hemoglobin ise oksijen taşıyan bir protein olup, fotosentezle doğrudan ilişkili değildir.

Bu sorunun cevap anahtarı "B) Nükleotitler" olarak belirlenmiştir. DNA, deoksiribonükleik asit olarak adlandırılan bir moleküldür. DNA'nın yapı taşları nükleotitlerdir. Nükleotitler, bir azotlu baz (adenin, timin, guanin veya sitozin), bir şeker molekülü (deoksiriboz) ve bir fosfat grubundan oluşur. Bu nükleotitlerin birleşmesiyle DNA zinciri oluşur.