9.Sınıf Siyer 2.Dönem 1.Test Soruları

Cevap anahtarı: B) Hz. Ebu Bekir’in (r.a) Sıddîk lakabını alması Bu soruda miraç olayının sonuçlarından biri olmayan seçenek sorulmaktadır. Miraç, Peygamber Muhammed'in (s.a.v) geceleyin Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya ve oradan da semaya yükseldiği mucizevi bir yolculuktur. Verilen seçenekler arasında miraç olayının sonucu olmayan seçenek aşağıdaki gibidir: B) Hz. Ebu Bekir’in (r.a) Sıddîk lakabını alması: Hz. Ebu Bekir, Peygamber Muhammed'in (s.a.v) en yakın dostlarından biridir ve İslam'ın ilk halifesi olmuştur. Miraç olayıyla doğrudan ilişkilendirilmemektedir. Diğer seçenekler şu şekildedir: A) Allah’a şirk koşmayan müminlerin cennetle müjdelenmesi: Miraç olayının sonuçlarından biridir. Peygamber Muhammed'in (s.a.v) cennetle müjdelenen müminleri görmesi ve bu müjdeleri insanlara ileterek müminleri sevindirmesi. C) Beş vakit namazın farz kılınması: Miraç olayının sonuçlarından biridir. Peygamber Muhammed'in (s.a.v) Allah tarafından beş vakit namazın farz kılındığını öğrenmesi ve bunu ümmetine bildirmesi. D) Ramazan orucunun farz kılınması: Miraç olayının sonuçlarından biridir. Peygamber Muhammed'in (s.a.v) Allah tarafından Ramazan orucunun farz kılındığını öğrenmesi ve bunu ümmetine bildirmesi. E) Bakara suresinin son üç ayetinin vahyedilmesi: Miraç olayının sonuçlarından biridir. Peygamber Muhammed'in (s.a.v) Allah tarafından Bakara suresinin son üç ayetinin vahyedilmesiyle müjdelendiği ve bu ayetlerin Kur'an'ın bir parçası olduğunu öğrenmesi.

Hicret kelimesi, sözlükte “bir yerden bir yere göçme, taşınma, ayrılma” anlamına gelir. Dinî terim olarak ise “Hz. Peygamber’in (s.a.v) ve sahabilerinin, İslam’ı gereği gibi yaşamak, diğer insanlara Allah’ın (c.c) emirlerini duyurmak ve müşriklerin işkencelerinden kurtulmak amacıyla 622 yılında Mekke’den Medine’ye yapmış oldukları göçtür.

Hicret, İslam tarihinde önemli bir olay olan Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye göç etmesini ifade eder. Hicret, İslam takviminin başlangıç noktası olarak kabul edilir ve Müslümanlar için büyük bir öneme sahiptir. Hicret, İslam'ın yayılması ve güçlenmesi için bir dönüm noktası olmuştur. Medine'ye yapılan hicret, Müslümanlar için bir sığınak ve İslam'ın daha özgürce yayılacağı bir yer sağlamıştır.

Ensar kelimesinin sözlük anlamı, “yardım edenler, destekleyenler” demektir. Hicret sonrasında Hz. Peygamber’e (s.a.v) ve Mekke’den Medine’ye göç eden Müslümanlara kucak açıp onları misafir eden; beslenme ve barınma ihtiyaçlarını gideren; yeni bir yaşam kurabilmelerine yardım eden ve sahip oldukları her şeyi onlarla paylaşan Medineli Müslümanlara ensar adı verilir.

Ensar, İslam tarihinde Medine'ye hicret eden Müslümanlara ev sahipliği yapan ve onlara destek olan yerli Medineli Müslümanlara verilen addır. Ensar terimi Arapça kökenli olup "yardımcılar" veya "destekçiler" anlamına gelir. Ensar, Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicret ettiği dönemde Müslümanlara sığınak, barınma, beslenme gibi yardımlarda bulunmuş ve onların yerleşmeleri ve İslam'ın yayılmasında büyük rol oynamıştır. Ensar, İslam toplumunda birlik ve dayanışmanın simgelerinden biridir.

Yukarıdaki boşluklara sırasıyla "Gazve - Seriyye" terimleri gelmelidir. Bu soruda, Peygamberimiz'in (s.a.v) katıldığı ve bizzat yönettiği askeri harekatların adı ile sahabilerden birinin komuta ettiği ve Peygamberimiz'in (s.a.v) katılmadığı askeri seferlerin adı arasındaki fark sorulmaktadır. Peygamberimiz'in (s.a.v) katıldığı askeri harekatlara "Gazve" denirken, sahabilerden birinin komuta ettiği ve Peygamberimiz'in (s.a.v) katılmadığı askeri seferlere "Seriyye" adı verilir.

C) Mus’ab bin Umeyr - Zeyd bin Harise İlk ifade doğrudur. Peygamberimiz İslam'ı öğretmek için kendisini Medine'ye göndermiştir. İkinci ifade doğrudur. Peygamberimiz, mescid ve kendi evinin inşaatı bitene kadar Mus’ab bin Umeyr'in evinde kalmıştır. Bu bilgilere göre doğru sıralama, Mus’ab bin Umeyr'in ev sahipliği yaptığı dönemde Zeyd bin Harise'nin bulunmasıdır.

C) Hz. Ebubekir Soruda Peygamberimizin hicret arkadaşı olarak tercih ettiği sahabi sorulmaktadır. Peygamberimiz hicret ederken beraberinde Hz. Ebubekir'i tercih etmiştir. Diğer seçeneklerde yer alan sahabiler de önemli ve değerli sahabiler olmakla birlikte, Peygamberimizin hicret arkadaşı olarak Hz. Ebubekir'i seçtiği bilinmektedir.

D) Mescidin içerisine Suffe denilen bölümün yapılması. Soruda Peygamber Efendimizin eğitime ve insan yetiştirmeye verdiği önemi gösteren bir durum sorulmaktadır. Peygamber Efendimiz, Mescidin içerisine Suffe denilen bir bölüm yaparak, burada eğitim faaliyetlerini gerçekleştirmiştir. Suffe, ilim talebelerinin, yeni Müslüman olanların ve fakir sahabelerin kaldığı bir alan olarak kullanılmış ve bu sayede eğitim ve yetişme imkanı sağlanmıştır.

D) Mirac mucizesinde Cebrail (a.s), yedinci kat semanın üstünde bulunan "Sidretü'l-Münteha'ya kadar Allah Resulü'ne (s.a.v) eşlik etti.

Y) Medine sözleşmesi Medine'de yaşayan Hristiyanlar ile yapılmıştır.

D) Müslümanlara uygulanan boykot yaklaşık olarak bir buçuk yıl sürmüştür.

Y) Hz. Ömer Mekke'de az sayıda okuma yazma bilen kişilerden birisiydi.

D) Habeşistan'a hicret eden ilk kafilenin başkanı Hz. Osman, ikinci kafilenin başkanı ise Hz. Cafer idi.

Soruda verilen cümlelerin doğru (D) veya yanlış (Y) olduğu belirtilmektedir. Doğru olan cümleler şunlardır: Mirac mucizesinde Cebrail (a.s), yedinci kat semanın üstünde bulunan "Sidretü'l-Münteha'ya kadar Allah Resulü'ne (s.a.v) eşlik etti. Müslümanlara uygulanan boykot yaklaşık olarak bir buçuk yıl sürmüştür. Habeşistan'a hicret eden ilk kafilenin başkanı Hz. Osman, ikinci kafilenin başkanı ise Hz. Cafer idi. Yanlış olan cümleler ise şunlardır: Medine sözleşmesi Medine'de yaşayan Hristiyanlar ile yapılmıştır. Hz. Ömer Mekke'de az sayıda okuma yazma bilen kişilerden birisiydi.

a. Medine'nin peygamberimizin hicretinden önceki ismi Yathrib'dir.

b. Hz. Peygamberimiz Taif'e sahabilerden Zeyd bin Harise (r.a.) ile birlikte gitmişti.

c. Müslümanların ilk kıblesi Kudüs şehrindeki Mescid-i Aksa olmuştur.

d. Miraç olayından sonra sahabilerden Hz. Ebu Bekir (r.a), "Sıddık" lakabını almıştır.

e. Hz. Bilal (r.a), müşrikleri yanıltmak için Peygamberimizin (s.a.v) yatağına yatarak kendi canı pahasına fedakarlıkta bulundu.

a. Soruda verilen boşluğa uygun kelime "Yathrib"dir. Medine şehri, Peygamberimizin hicretinden önce Yathrib olarak bilinmekteydi. b. Soruda verilen boşluğa uygun kelimeler "Zeyd bin Harise"dir. Hz. Peygamberimiz Taif'e Zeyd bin Harise (r.a.) ile birlikte gitmiştir. c. Soruda verilen boşluğa uygun kelime "Kudüs"tür. Müslümanların ilk kıblesi Kudüs'teki Mescid-i Aksa olmuştur. d. Soruda verilen boşluğa uygun kelime "Hz. Ebu Bekir"dir. Miraç olayından sonra Hz. Ebu Bekir (r.a), "Sıddık" lakabını almıştır. e. Soruda verilen boşluğa uygun kelime "Hz. Bilal"dır. Hz. Bilal (r.a), müşrikleri yanıltmak için Peygamberimizin (s.a.v) yatağına yatarak kendi canı pahasına fedakarlıkta bulunmuştur.

D) Zorluk durumlarında namazı terk etme'dir. Bu durum "Meşekkat teysiri celbeder" kaidesine örnek olamaz. Meşekkat teysiri kaidesi, zorluk durumlarında ibadetlerde kolaylık sağlama prensibini ifade ederken, namazı terk etmek gibi bir ibadeti zorluk sebebiyle yapmamak kabul edilmemektedir. Bu nedenle, D seçeneği yanlış bir örnektir.

Cevap Anahtarı: C) Kıyas. Verilen soruda, Kur'an ve sünnetteki bir hükümden akıl yürütme yoluyla yeni bir hükme ulaşma yöntemi aranmaktadır. Bu yönteme "kıyas" denir. Kıyas, mevcut bir hükmün benzerlik ve aidiyet esasına dayanarak, o hükme benzer durumların aynı hükme tabi tutulmasıdır. Diğer seçenekler ise farklı hukuki kavramları ifade etmektedir. Teklif, bir öneri veya teklifte bulunma anlamına gelir. İcmâ, Müslüman hukukçuların bir konuda ortak bir görüşe varmasıdır. Mükellef ise hukuki sorumluluk taşıyan kişiyi ifade eder. Edille-i Şeriyye ise İslam hukukunun temel kaynaklarına verilen bir isimdir.

Bu sorunun cevap anahtarı D) Ahmet Cevdet Paşa'dır. Osmanlı'nın son dönemlerinde yaşamış önemli bir devlet adamı olan Ahmet Cevdet Paşa, tarih, hukuk, siyaset ve edebiyat alanlarında önemli katkılarda bulunmuştur. En önemli çalışmalarından biri olan "Mecelle" adlı eser ile İslam hukukunu derlemiş ve kanunlaştırmıştır. Ahmet Cevdet Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme sürecinde önemli bir rol oynamış ve çeşitli reform çalışmalarına liderlik etmiştir. "Mecelle" adlı eseri, İslam hukukunun modern bir hukuk sistemi içinde uygulanabilmesi amacıyla hazırlanmış ve Osmanlı İmparatorluğu'nun medeni kanununu oluşturmuştur.

Cevap Anahtarı: A) Bir iyilik hareketidir. Verilen soruda, "karz-ı hasen" kavramıyla ilgili doğru ifade aranmaktadır. Karz-ı hasen, borçlunun durumu iyileşince borcunu ödemesi şartıyla gönüllü olarak bir başkasına borç vermek anlamına gelir. Bu tanıma göre karz-ı hasen bir iyilik hareketidir, çünkü borç veren kişi borçluya yardımcı olmak ve ona maddi destek sağlamak amacıyla borç verir. Dolayısıyla doğru cevap A seçeneğidir.

Bu sorunun cevap anahtarı D) Haset'tir. Haset, başkalarının sahip oldukları imkanların elinden çıkmasını ve kendisine geçmesini istememe, çekememezlik duygusu olarak bilinen bir kavramdır. Haset, insanların başkalarının başarılarından veya sahip olduklarından duydukları rahatsızlık, kıskançlık ve onları elde etmek isteme hissidir. Bu duygu genellikle maddi veya manevi kazanımların kişinin kendisinde olmaması durumunda ortaya çıkar. Haset, İslam'ın öğretilerine göre olumsuz bir davranış olarak kabul edilir ve kişinin ruhsal huzurunu ve toplumsal ilişkilerini olumsuz etkiler.

Cevap Anahtarı: B) İcmâ. Verilen hadis, "Ümmetim asla dalâlette birleşmez. Bundan dolayı (Müslüman'lar arasında) ihtilâf gördüğünüzde çoğunluğa uyun." şeklinde ifade edilmiştir. Bu hadis, çoğunluğun görüşüne uyma ilkesini vurgulamaktadır. İslam hukukunda, çoğunluğun görüşüne uyma ilkesine "İcmâ" denir. Dolayısıyla, verilen hadis İcmâ ile ilgilidir.

Bu sorunun cevap anahtarı C) Hukuk'tur. Hukuk, yaptırım gücü olan, bireyi ve toplumu düzenlemek amacıyla konulan kurallar bütününü ifade eder. Hukuk, toplumda düzeni sağlamak, adaleti temin etmek, hakları korumak ve çeşitli davranışları düzenlemek için kullanılan bir araçtır. Hukuk, toplumun düzenli işleyişini sağlamak ve insanların haklarını korumak için gerekli olan bir düzenleyici sistemdir.

Cevap Anahtarı: C) Toplumların birlik olması bütün geçmişlerinin ortak olmasına bağlıdır. Verilen dizede ifade edilen anlam, toplumun birlik ve beraberlik içinde olmasının önemine vurgu yapmaktadır. Bu nedenle, farklı geçmişlere sahip toplumların birliği için geçmişlerinin ortak olması gerektiği ifadesi doğru bir çıkarımdır. Dolayısıyla, "Toplumların birlik olması bütün geçmişlerinin ortak olmasına bağlıdır" ifadesi söylenemez.

Cevap Anahtarı: B) O an ortamda bulunmayan birisinin gerçekten var olan kusurlarını anlatmak. Verilen ayette gıybetin tanımı anlatılmaktadır. Gıybet, bir kişinin o an ortamda bulunmayan birisinin gerçekten var olan kusurlarını anlatmak olarak tanımlanır. Bu tanıma göre, gıybet yapmak, bir kişinin arkasından yalan yanlış ithamlarda bulunmak değil, gerçekten var olan kusurlarını anlatmaktır.

Bu sorunun cevap anahtarı B) İnfak'tır. İnfak, bir toplumda güven ortamının bozulmasına yol açan etmenlerden biri değildir. İnfak, sadaka verme veya malını hayır işlerinde kullanma anlamına gelir ve toplumsal yardımlaşmayı teşvik eder. Diğer seçenekler (A) Nifak, (C) Fitne, (D) Tecessüs ve (E) Suizan, toplumda güven ortamının bozulmasına yol açan etmenleri temsil eder. Nifak, iki taraf arasında düşmanlık ve ayrılık yaratma anlamına gelir. Fitne, anlaşmazlık ve kargaşaya sebep olur. Tecessüs, başkalarının özel hayatına izinsiz olarak girmek ve casusluk etmek demektir. Suizan ise kötü zan ve şüphe beslemek anlamına gelir. İnfak ise toplumsal yardımlaşmayı teşvik eden bir davranıştır ve güven ortamını bozacak bir etken değildir.