11. Sınıf Din Kültürü 1.Dönem 2.Yazılı - Açık Uçlu Sorular

Kur'an'da şöyle buyrulur: "İşte o Peygamber onlara iyiliği emreder, kötülükten meneder. Onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar..." (A'raf suresi, 157. ayet) Bu ayette, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) kendisine inananlara güzel şeyleri helal, pis şeyleri de haram kılabileceğinden bahsedilmektedir.

Hz. Muhammed (s.a.v.), vahyin insanlardan istediğini önce kendi hayatında uyguluyordu. İnsanlar, onun yaşayışına dikkat ederek bir anlamda Kur'an'ın ne demek istediğini anlıyorlardı.

Hidayet kavramı, Kur’an-ı Kerim’de çokça geçer. Kur’an’a göre hidayet, Allah’ın (c.c.) insanlara doğru yolu göstermesi ve onları bu yolda başarılı kılmasıdır. Hidayet, hem Allah’ın (c.c.) bir lutfu hem de insanın bir çabasıdır. Allah (c.c.), herkese hidayet yolunu göstermiştir. Ancak bu yolu kabul etmek ve üzerinde yürümek insanın iradesine bağlıdır.

Hidayet, Allah’ın (c.c.) insanlara doğru yolu göstermesi ve onları bu yolda başarılı kılmasıdır. Dalâlet ise, Allah’ın (c.c.) doğru yoldan saptırmasıdır. Ancak Kur’an’a göre Allah (c.c.), kimseyi zorla hidayete veya dalâlete sevketmez. Hidayet ve dalâlet, insanın kendi seçimine bağlıdır.

İhlas ve samimiyet, İslam ahlakının temelinde yer alan iki önemli kavramdır. İhlas, bir insanın eylemlerini Allah'ın (c.c.) rızasını kazanmak için yapmasıdır. Samimiyet ise, bir insanın eylemlerini içtenlikle ve hiçbir karşılık beklemeden yapmasıdır.

İhlas, ibadetlerin kabulü için gerekli olan en önemli şartlardan biridir. İhlasla yapılan ibadetlerde, ibadet eden kimse yalnızca Allah'ın (c.c.) rızasını gözetir ve kimseden bir karşılık beklemez. Riya ile yapılan ibadetlerde ise, ibadet eden kimse başkalarının gözüne girmek veya övülmek ister. Bu tür ibadetlerde ise, ibadet eden kimse Allah'ın (c.c.) rızasını gözetmez ve ibadetlerden bir karşılık bekler.

Takva, İslam'ın temel ahlaki erdemlerinden biridir. Takva sahibi olmak, Allah'a (c.c.) karşı sorumluluk bilinci içinde olmak, O'nun rızasını kazanmak için çaba sarf etmek demektir. Takva sahibi kişiler, her türlü kötülükten sakınırlar, iyilik ve güzellikte yarışırlar.

Sırat-ı müstakim, İslam inancına göre, Allah'ın (c.c.) rızasını kazanmanın yoludur. Bu yol, Kur'an-ı Kerim'in emir ve yasaklarına uymak, iyilik ve güzellikte yarışmak, kötülük ve çirkinlikten uzak durmak suretiyle elde edilir.

Cihat kavramı, İslam dininde geniş bir anlama sahiptir. Bu kavramın temel anlamlarından biri, kişinin kendi nefsi ile mücadelesidir. Kişinin kötü duygu ve düşüncelerden kurtulması, arzularına hakim olması, Allah’a (c.c.) karşı sorumluluklarını yerine getirmesi için gösterdiği çaba cihattır.

Cihat kavramının bir diğer anlamı, İslam’ın söz ve fikir ile anlatılması, savunulmasıdır. Bu cihat şekli, İslam’ın getirdiği bütün ilke ve esasların, kabul etmeyenlere en güzel üslup, yöntem ve ikna edici delillerle anlatılmasını ifade eder.

Kehf suresinin 107. ayetinde Allah (c.c.) şöyle buyurur: > "İman edip salih amel işleyenlere gelince, onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır. Orada ebedi kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler." Bu ayette Allah (c.c.), iman edip salih amel işleyenlerin Firdevs cennetlerine gireceğini ve orada ebedi kalacağını müjdelemektedir. Firdevs cenneti, cennetin en yüksek ve değerli bölgesidir.

Kehf suresinin 109. ayetinde Allah (c.c.) şöyle buyurur: > "De ki: Rabbimin sözleri için derya mürekkep olsa ve bir o kadar da ilave getirsek dahi Rabbimin sözleri bitmeden deniz tükenecektir." Bu ayette Allah (c.c.), ilminin ve hikmetinin sınırsız olduğunu ifade etmektedir. Denizin sonlu ve sınırlı olmasına rağmen, Allah'ın (c.c.) ilmini yazmak için denizin tamamı mürekkep olarak kullanılsa bile yeterli olmayacağı belirtilmektedir.

Takva, Allah'ın emir ve yasaklarına uyup tüm tutum ve davranışlarında Allah'a kulluk bilinciyle hareket ederek onun koruması altına girmektir.