10.Sınıf Kimya 2.Dönem 1.Yazılı

Bu sorunun cevap anahtarı olarak A) Karbon seçeneği doğrudur. Atom numarası 6 olan element karbondur. Atom numarası, bir elementin atom çekirdeğinde bulunan proton sayısını ifade eder. Verilen seçenekler arasında atom numarası 6 olan tek element karbondur. Dolayısıyla, doğru cevap Karbon'dur.

Bu sorunun cevap anahtarı C seçeneğidir, çünkü atom numarası 47 olan element bakırdır. Atom numarası, bir elementin atomdaki proton sayısıdır ve her elementin benzersiz bir atom numarası vardır. Bu soruda, atom numarası 47 olan elementin hangisi olduğu soruluyor. Atom numarası 47 olan element bakırdır. Dolayısıyla, doğru cevap C seçeneğidir.

Bu sorunun cevap anahtarı B seçeneğidir, çünkü hidroksit iyonu OH- olarak gösterilir. Hidroksit iyonu, bir hidrojen atomunun bir oksijen atomuyla birleşmesiyle oluşan negatif bir iyondur. Bu iyon, kimyasal formülde OH- olarak temsil edilir. Hidroksit iyonu, bazik özellik gösteren bileşiklerde bulunur ve bazik reaksiyonlarda rol oynar.

Bu sorunun cevap anahtarı D seçeneğidir, çünkü NaOH bir bazdır, bir asit değildir. HCl hidroklorik asit, HNO3 nitrik asit, H2SO4 sülfürik asit ve H2CO3 karbonik asittir. Bu bileşikler asit özellik gösterirken, NaOH sodyum hidroksit olarak bilinen bir bazdır. Böylece, D seçeneği bir asit değil, bir bazdır.

Bu sorunun cevap anahtarı D seçeneğidir, çünkü "KBr" formülü doğru bir şekilde bir elektroliti temsil etmektedir. Elektrolitler, sulu çözeltilerde iyonlara ayrılabilen ve elektriksel iletkenlik gösteren bileşiklerdir. Bu soruda doğru bir şekilde elektrolitleri temsil eden formülü bulmamız istenmektedir. Seçenekler arasında, "NaCl2" formülü yanlış bir şekilde iki tane klor iyonu olduğunu göstermektedir. "H2O2" formülü bir peroksit bileşiği olan hidrojen peroksidi temsil etmektedir ve elektrolit değildir. "C2H5OH" formülü ise etanol olarak bilinen alkolü temsil etmektedir ve elektrolit değildir. "KBr" formülü ise potasyum bromürü temsil etmektedir ve doğru bir şekilde bir elektroliti temsil etmektedir. "HNO3" formülü nitrik asidi temsil etmektedir ve elektrolit değildir.

Bu sorunun cevap anahtarı olarak C) Sedimentasyon ve çökelme süreçleri gereklidir. Fosil yakıtlar, organik materyallerin milyonlarca yıl boyunca sedimentasyon ve çökelme süreçleri sonucunda oluşur. Organik materyaller, bitki ve hayvan kalıntıları gibi canlı organizmaların birikimiyle oluşur. . Bu organik materyaller zamanla toprak altında birikir, üzerlerine çeşitli tabakalar sedimentler çökelir ve büyük basınç altında sıkışır. Bu süreçte organik materyallerin içindeki karbon oranı artar ve fosil yakıtlar oluşur.

Bu sorunun cevap anahtarı D seçeneğidir, çünkü güneş enerjisi temiz enerji kaynaklarına dahildir. Güneş enerjisi, güneşten elde edilen ve çevreye zarar vermeyen bir enerji kaynağıdır. Güneşten gelen ışık ve ısı enerjisi güneş panelleri ve güneş kolektörleri aracılığıyla elektrik enerjisine veya ısınma enerjisine dönüştürülebilir. Bu nedenle, güneş enerjisi temiz enerji kaynakları kategorisine girer.

Bu sorunun cevap anahtarı D seçeneğidir, çünkü fosil yakıtların yakılması sonucunda atmosfere karbon dioksit ve su buharı salınır. Fosil yakıtların (örneğin petrol, kömür, doğal gaz) yakılması sırasında oksijenle reaksiyona girerler ve enerji açığa çıkar. Bu yanma sürecinde atmosfere en çok karbon dioksit (CO2) ve su buharı (H2O) salınır. Karbon dioksit, sera etkisine katkıda bulunarak iklim değişikliğine neden olurken, su buharı da sera gazı olarak etki gösterir.

Bu sorunun cevap anahtarı olarak A) ATP (adenozin trifosfat) olarak verilmiştir. Canlılarda enerjinin üretiminde kullanılan molekül ATP'dir. ATP, hücrelerde enerji taşıyan ve depolayan bir moleküldür. Hücreler, ATP'yi besinlerin oksidasyonu ve hücre solunumu süreçleriyle üretirler.

Bu sorunun cevap anahtarı olarak D) Monomer olarak verilmiştir. Polimerler, tekrarlayan yapı birimlerinden oluşan büyük moleküllerdir. Polimerlerin temel yapı birimi, monomer olarak adlandırılan küçük moleküllerdir. Monomerler, polimerizasyon süreciyle bir araya gelerek polimer zincirlerini oluştururlar.

Bu sorunun cevap anahtarı A seçeneğidir, çünkü ideal gaz yasası basınç, hacim ve sıcaklık değişkenlerine bağlıdır. İdeal gaz yasası, ideal bir gazın davranışını açıklayan bir denklemdir. Bu yasa, basınç (P), hacim (V) ve sıcaklık (T) arasındaki ilişkiyi ifade eder. İdeal gaz yasası, basınç ve hacim arasında doğrudan bir ilişki olduğunu gösterirken, sıcaklıkla ters orantılı bir ilişki olduğunu da gösterir. Yani, basınç arttıkça hacim azalırken, sıcaklık arttıkça hacim de artar. Bu üç değişken arasındaki ilişki ideal gaz yasasının temelini oluşturur.

Bu sorunun cevap anahtarı B seçeneğidir, çünkü canlı hücrelerde enerji solunum reaksiyonu sonucunda açığa çıkar. Canlı hücrelerde enerji, solunum adı verilen bir süreç sonucunda açığa çıkar. Solunum, glikozun oksijenle tepkimeye girerek karbondioksit ve suya dönüşmesiyle gerçekleşen bir reaksiyondur. Bu reaksiyon sırasında serbest bırakılan enerji, hücrenin ihtiyaç duyduğu enerji kaynağı olarak kullanılır. Bu nedenle, canlı hücrelerde enerji açığa çıkarılması solunum reaksiyonu ile gerçekleşir.

Bu sorunun cevap anahtarı "C) Hidrojen"dir. Çünkü hidrojen, fosil yakıtlardan biri değildir ve yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak kabul edilir. Mazot, doğal gaz, petrol ve kömür ise fosil yakıtlara örnek olarak verilebilir. Fosil yakıtlar, milyonlarca yıl önce organik maddelerin çürümesiyle oluşmuş olan yakıtlardır. Bu soruda, verilen seçenekler arasından hangisinin fosil yakıtlara örnek verilemeyeceği sorulmaktadır. Mazot, doğal gaz, petrol ve kömür fosil yakıtlar olarak bilinirken, hidrojen ise bir fosil yakıt değildir. Hidrojen, yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak kabul edilir ve fosil yakıtlardan farklı bir özelliğe sahiptir.

Bu sorunun cevap anahtarı "A) Gazlar, belirli bir hacme sığarlar."dır. Çünkü gazlar, belirli bir hacme sığmazlar ve hacimleri, ortamın koşullarına bağlı olarak değişebilirler. Diğer seçenekler doğru ifadelerdir. Bu soruda, gazlarla ilgili yanlış bir ifade sorulmaktadır. Gazlar, belirli bir hacme sığmazlar ve hacimleri, ortamın koşullarına bağlı olarak değişebilirler. Basınç altında küçük bir hacme sıkışabilirler (B), gazların yoğunluğu katı veya sıvılardan daha düşüktür (C), gazların hacmi sıcaklıkla artar (D) ve gazlar sıkıştırıldığında sıcaklıkları artar (E) ifadeleri doğrudur.

Sorunun cevap anahtarı: B) Şekil değiştirebilme. Bu soruda, bir katı maddenin hangi özelliğinin katı maddeler için geçerli olmadığı sorulmaktadır. Verilen seçenekler arasında sadece "B) Şekil değiştirebilme" seçeneği bir katı maddenin özelliği değildir. Katı maddeler belirli bir hacme sahip olurlar, yoğunlukları değiştirilemez, erime ve kaynama noktalarına sahiptirler ve sabit bir hacme sahiptirler. Ancak katı maddelerin şekil değiştirmesi için dış etkilerin uygulanması gerekmektedir.

Sorunun cevap anahtarı: B) Ateşin yanması. Bu soruda, hangi seçeneğin kimyasal bir reaksiyonu gösterdiği sorulmaktadır. Kimyasal reaksiyonlar, maddenin kimyasal yapısının değiştiği ve yeni bileşiklerin oluştuğu olaylardır. Verilen seçenekler arasında sadece "B) Ateşin yanması" seçeneği bir kimyasal reaksiyonu temsil eder. Yanma olayı, oksidasyon reaksiyonlarına örnektir. Diğer seçenekler fiziksel olayları veya başka türde reaksiyonları temsil eder.

Bu sorunun cevap anahtarı "B) Solunum"dur. Canlı organizmalar enerji elde etmek için solunum sürecini kullanırlar. Canlı organizmalar, enerji üretmek ve yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için metabolizma adı verilen bir dizi kimyasal reaksiyonu gerçekleştirirler. Bu reaksiyonlardan biri olan solunum, besinlerin oksijen ile tepkimeye girerek enerji açığa çıkaran bir süreçtir. Solunum yoluyla organizmalar, besinlerden elde ettikleri enerjiyi kullanır ve yaşamsal süreçlerini devam ettirirler.

Bu sorunun cevap anahtarı "C) Kömür, petrol ve doğalgaz"dır. Fosil yakıtlar, kömür, petrol ve doğalgaz gibi yer altında yıllarca süren doğal süreçler sonucunda oluşan ve yakıt olarak kullanılan kaynaklardır. Fosil yakıtlar, milyonlarca yıl boyunca bitki ve hayvan kalıntılarının yer altında birikmesi ve basınç altında dönüşmesi sonucu oluşur. Kömür, petrol ve doğalgaz, fosil yakıtların en yaygın ve bilinen örnekleridir. Bu yakıtlar, enerji üretimi, ısınma ve ulaşım gibi birçok alanda kullanılırlar.

Normaliteyi hesaplamak için mol konsantrasyonu (M) değeri kullanılır. Verilen soruda, 250 mL'lik çözeltide 0.2 mol hidroklorik asit (HCl) bulunuyor. Normaliteyi hesaplamak için, önce mol konsantrasyonunu bulmalıyız. Mol konsantrasyonu, mol sayısını hacme böleriz: Mol konsantrasyonu (M) = mol / hacim = 0.2 mol / 0.25 L = 0.8 M Normalite, hidroklorik asitin tek protonlu bir asit olduğunu ve asidin normalitesinin mol konsantrasyonuna eşit olduğunu gösterir. Dolayısıyla, hidroklorik asidin normalitesi 0.8 M olarak bulunur.

Sodyum hidroksit (NaOH) bir bazdır ve su içinde çözündüğünde hidroksit iyonları (OH-) oluşturur. pH değeri, hidrojen iyonlarının (H+) konsantrasyonunu ölçer. Su içindeki hidroksit iyonları, hidrojen iyonlarını nötralize ederek pH değerini artırır. Bu nedenle, sodyum hidroksit içeren bir çözeltinin pH değeri yüksek olacaktır. Verilen çözeltide 0.02 mol sodyum hidroksit bulunuyor. Bu, çözeltinin hidroksit iyonu (OH-) konsantrasyonunun yüksek olduğunu gösterir. Hidroksit iyonları hidrojen iyonlarını nötralize ederek pH değerini artırır. pH değeri 14'e kadar ölçülür ve 14, çözeltinin en yüksek alkalin (bazik) olduğu değeri temsil eder. Dolayısıyla, bu çözeltinin pH değeri E) 14 olacaktır.

Bu soruda, 200 mL 0.1 M NaOH çözeltisine 100 mL 0.2 M HCl çözeltisi ekleniyor ve çözeltinin pH değeri isteniyor. İlk olarak, eklenen çözeltilerin molariteleri ve hacimleri kullanılarak, oluşan çözeltinin final molaritesini bulmalıyız. Ardından, bu molarite değeri kullanılarak çözeltinin pH değerini hesaplayabiliriz. NaOH ve HCl, birer baz ve asit olduğu için, bu iki madde tepkimeye girerek tuz ve su oluşturur. Bu tepkime sırasında, hidrojen iyonları (H+) ve hidroksit iyonları (OH-) reaksiyona girer. İlk olarak, eklenen çözeltilerin molariteleri ve hacimleri kullanılarak oluşan çözeltinin final molaritesini hesaplayalım. NaOH çözeltisi: 0.1 M * 200 mL = 20 mmol NaOH HCl çözeltisi: 0.2 M * 100 mL = 20 mmol HCl

Verilen bilgilere göre, 20 g sodyum hidroksit (NaOH) çözeltisi içerisinde kaç mol sodyum hidroksit bulunduğunu bulmamız gerekiyor. Sodyum hidroksit (NaOH) için mol kütle değeri 40 g/mol'dür. Bu durumda, çözeltideki sodyum hidroksit miktarını bulmak için 20 g'ı mol kütlesiyle bölebiliriz: 20 g / 40 g/mol = 0.5 mol Sonuç olarak, 20 g sodyum hidroksit (NaOH) çözeltisi, 0.5 mol sodyum hidroksit içermektedir.

Verilen bilgilere göre, 20 g amonyum nitrat (NH4NO3) maddesi bir miktar su ile karıştırıldıktan sonra soğutulduğunda kristal halinde ayrılıyor ve bu işlem sırasında 20°C'lik bir sıcaklık farkı ile 200 J ısı açığa çıkıyor. Amonyum nitratın özgül ısısı 2.0 J/g°C olarak verilmiş. Bu durumda, işlem sırasında açığa çıkan enerjinin ısısal değerini hesaplamamız gerekiyor. Isısal değer, birim miktardaki maddenin açığa çıkan enerji miktarını ifade eder. Bunun için verilen ısı miktarı (200 J) ve kullanılan madde miktarı (20 g) kullanılabilir. Isısal değeri hesaplamak için kullanılan formül şu şekildedir: Isısal değer = Açığa çıkan enerji (J) / Maddeden kullanılan miktar (g) Isısal değeri hesaplamak için verilen değerleri yerine koyalım: Isısal değer = 200 J / 20 g = 10 J/g Sonuç olarak, bu işlem sırasında açığa çıkan enerjinin ısısal değeri 10 J/g'dir. Soruda, amonyum nitratın su ile karıştırılması ve kristalleşme işlemi sırasında açığa çıkan enerjinin ısısal değeri hesaplanmak istenmektedir. Özgül ısı ve sıcaklık farkı bilindiğinde, ısısal değer hesaplanabilir. İşlem sırasında açığa çıkan enerji ve madde miktarı kullanılarak ısısal değer hesaplanır.